Lohusa Şerbeti |
Konuklara
ikram edilen, özel günleri tatlandıran, yaz aylarını serinleten şerbetleri
unuttuk mu yoksa? Sırtında şıkırdayan ibriğiyle “Şerbeeet!” diye bağıran
şerbetçileri de görmez olduk sokaklarda. Öyleyse şerbeti yâd edelim mi kısacık
bir yazıyla?
Doğu
Akdeniz, Orta Doğu ve Orta Asya’daki İslam toplumlarında keşfedilen şerbet,
Osmanlı mutfağında muhteşem lezzetlere kavuştu. Ülkeyi ziyarete gelen İngiliz
seyyahlar ve sefirler, bu büyülü içeceği ‘sherbet’ adıyla ülkelerinde tanıttı. Şerbete
İtalyanlar ‘sorbetto’, Fransızlar ise ‘sorbet’ dediler.
Çiçekli ve baharatlı lezzet
Şölen
sofralarını tatlandıran şerbet, özellikle Topkapı Sarayı’nın mutfağında binbir
çeşide ulaştı. Gül, zambak, menekşe, fulya, yasemin, muhabbet, iğde ve nilüfer
çiçekleri tadını ve kokusunu verdi. Bal, şeker, meyve çeşitleri ve baharatlar
çeşnisi oldu. Usta kuyumcuların elinden çıkmış şerbetliklerde yapıldı sunumu.
En güzelinden altın, gümüş ve billur kaplara yakıştı.
Hem
sarayda hem de halk arasında çok sevilen şerbet, yaşamın en özel anlarında yer
aldı. Padişah çocuklarının doğumunun ardından kutlamaya gelen konuklara ikram
edildi. Sünnet törenlerinde, nişan ve düğünlerde tatlı aromasını
bıraktı ağızlara. Bu gelenek bugün halen sürüyor Türkiye’de. Ve gülüşerek ev
sahiplerine sesleniyor konuklar: “Şerbetleri ez getir, sofralara tez getir.”
Lohusa Şerbeti tarifi
İki
litre suya, 150 gram kırmızı şeker (Loğusa şekeri), bir buçuk su bardağı toz
şeker, altı çiçek karanfil, üç çubuk tarçın tencerede 20 dakika kaynatılır. Buzdolabında
soğutulduktan sonra servis yapılır.
Afiyet
olsun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder