10 Temmuz 2013 Çarşamba

Işıklı geleneğimiz: Mahyalar

İstanbul, Sultanahmet Camii'nden mahyalı bir görünüm

Ramazan aylarında camilerin minareleri arasına ışıklarla yazılan yazılardır mahyalar. İstanbul’a özgü ve bir Osmanlı buluşu olan mahyanın geçmişi 1600’lü yıllara kadar gider. İlk mahyanın Sultan I. Ahmet döneminde yazıldığı, ilk mahyayı yazanın da İstanbul’daki Fatih Camii müezzinlerinden Hattat Hafız Ahmet Kefev olduğu bilinir.

İstanbul’da doğan sanat
Mahyaların kurulmasındaki amaç, gökyüzüne yazılan yazılarla insanları iyiliğe yöneltmek ve çocuklara ramazan ayını sevdirmekti. Mahya kurmak için bir caminin en az iki minaresinin olması şarttı. Osmanlı padişahları tarafından yaptırılan iki, dört ve altı minareli ‘selatin camileri’ İstanbul’da bulunduğundan mahya sanatı da İstanbul’da doğmuştu. İkinci başkent” olarak anılan Edirne de ramazan aylarında ihmal edilmezdi. Edirne’deki selatin camilerine mahyalar kurulur, askı mahyasıyla Meriç Irmağı ışığa boğulurdu.  

Yüzlerce kandil
Osmanlı döneminde mahyacılık başlı başına bir sanat koluna dönüşmüştü ve o yıllarda aydınlatmada yağ kandilleri veya mum kandilleri kullanılırdı. Minarelerin şerefeleri arasına kalın halatlar gerilir, halatlara halkalar, kancalar ve ardından da kandiller asılırdı. Gökyüzünü aydınlatan kandillerin sayısı yüzlerceydi. Soğuk kış aylarında, sert rüzgara rağmen ışıl ışıl yanardı yazılanlar.

Yeryüzündeki yıldızlar
Usta-çırak ilişkisiyle öğrenilen mahyacılık sanatı kuşaktan kuşağa aktarılır, bu mesleği yapanlar saygı görürdü. Minareler arasına kurulan mahyalar, halk için başlı başına merak konusuydu. Zira, mahyacılar her gece yeni bir mahya kurmak için adeta birbirleriyle yarışırlardı. 1877’de hayatını kaybeden Abdüllatif Efendi, İstanbul’un en önemli mahyacılarındandı. Ramazanın 15’inci gecesi Süleymaniye Camii’nin minarelerine kurduğu ‘Hünkar Kayığı’ mahyasıyla ünlenmiş Abdüllatif Efendi, gemi direkleri arasına da mahya kurmuş ve takdir toplamıştı. Öyle ki İstanbul’a gelen yabancılar, “Türkler gökyüzündeki yıldızları yeryüzüne indirip onlarla yazılar yazmışlar” yorumunu yaparlardı. 


Camilerin elektrikle aydınlatılmaya başlamasının ardından mahyacılık kolaylaştı ve ayrı bir sanat kolu olmaktan çıktı. Kandil yerine renkli elektrik ampulleriyle mahya kurma geleneği günümüzde halen sürüyor ve bu ramazan da İstanbul ışıklar içinde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder