Auguste
Rodin’in sanat sahnesinde göründüğü yıllarda, entelektüel çevreler fotoğraf
makinesinin bulunmasıyla sarsıntı içerisindeydi. Görsel sanatlar geleneksel
anlayıştan uzaklaşmaya başlamış, doğanın taklidi sorgulanır olmuştu. İzlenimci
etkilerin kendini gösterdiği 1870’lerde Pisarro, Renoir, Sisly ve Monet’in birbirine
geçişli dağınık vuruşları belirgindi. İzleyen yıllarda Cezanne kübizmin
işaretlerini vermiş, Picasso Avignonlu Kadınlar için tuvalinin karşısına
geçmişti.
Calais Burjuvaları |
Heykelin akademik etkilerden
kurtuluşu
Rodin,
heykel sanatını döneminin yoğun akademik etkilerinden kurtardı ve modellerini
süsten arındırdı. Anıtsallığın yerini insani etkilerin aldığı çalışmalarında,
trajedinin en başarılı örneklerini ortaya koydu. Duygu ve tutkunun birleşerek enerjiyle
fışkırdığı heykelleri, kişilikleri ve öyküleriyle var oldu. Çağdaşları
içerisinde Rodin, endüstrileşmenin etkisinde hem çağından bağımsız hem de
çağıyla hesaplaşma içerisinde bir çizgi izledi. Ölüm, kader, kuşku, acı,
mücadele… Gerilimli konular tunç, mermer, alçı malzemelerde usta heykeltıraşın
yeteneğiyle hayat bularak yükseldi.
Taklit
sanatını kınayan Rodin doğayı bir ülke gibi tanımlıyordu: “Doğa, ölü ve canlı
her şeyin dışında, kuralları insanlar tarafından belirlenmemiş bir ülkedir;
zarafet ve güzelliğin kaynağıdır” demişti.
Camille ile tanışma
Camille
Claudel, 1883 yılında, bir grup genç kadın sanatçıyla birlikte Rodin'in
atölyesindeki heykel derslerine katılmaya başladı. Ve büyük aşk böyle başladı. Üstün
yetenekli, etkileyici genç bir kadındı. Tekniğinin Rodin'den üstün olduğu söylense
de Camille Claudel, daima Auguste Rodin’in gölgesinde kaldı. Hatta kimi sanat
tarihçileri Rodin’in heykellerinin bazılarının aslında Camille’nin elinden
çıktığını iddia ederler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder