İslam
güzel sanatlarının en önemli kollarından biri güzel yazı, hat sanatı. Farklı
yazı şekillerinde ortaya çıkan birbirinden farklı ekoller yazı sanatına
zenginlik ve görkem kattı.
Kur’an-ı
Kerim’de Kalem Suresi’nin birinci ayetinde, “Nun ve’l-kalemi ve ma yesturun”
ifadesi geçer. Anlamı: “Hokka ile kalemi, kalemle yazdıklarını şahit tutarım
ki.” Hokka ve kaleme verilen değer, bunlar kullanılarak oluşturulan hat
sanatına da yansır.
Aklam-ı
sitte’nin doğuşu
Dördüncü
Halife Ali zamanında ilerlemeye başlayan yazı sanatı, başkent Kufe’den yola
çıkarak Kufi adını alır. Zamanla Kufi’nin sert köşeleri kaybolmaya başlar ve
Hattat İbn Mukle, İslam yazı sanatını kurallara bağlama çabasına girişir.
Böylelikle aklam-ı sitte denilen yazılar doğar: Muhakkak, reyhani, sülüs,
nesih, tevki, rika.
Reyhani
çiçeklerine benzeyen
Kufi’den
çıkan ilk yazı muhakkak’ın kelime anlamı, “şüpheli bir yeri kalmamış, sağlam
söz ve sağlam dokunmuş kumaş.” Muhakkak, özellikle Kur’an yazımında
kullanılmış. Muhakkak’ın kurallarına göre yazılan fakat daha küçük boyutlardaki
yazının adı ise Reyhani. “Reyhana mensup” anlamına gelen Reyhani, muhakkak’ın
üçte biri küçüklükte. Tümü olmasa da harflerin çoğu reyhani çiçeğini andırıyor.
Zamanla yerini nesih ve sülüs’e terk ediyor.
Sülüs,
“Yazıların anası”
“Üçte
bir” anlamını taşıyan sülüs’te harflerin üçte iki kısmında düzlük görülürken
üçte bir kısmında meyil fark edilir. Muhakkak’a göre sülüs’te yuvarlaklar daha
fazla göze çarpar. “Yazıların
anası” denilen sülüs, levhadan kitap başlığına kadar her yere yakıştırılmış.
Emevilerin son dönemlerinden başlayarak günümüze kadar tüm İslam dünyasında en
yaygın kullanılan yazı stili olmuş.
“Bir
şeyi oldurmak” anlamını taşıyan tevki, sülüs’ün biraz daha küçüğü ve daha az
özen gösterilerek yazılanı. Bir başka harfle birleşmeyen elif, re, vav gibi
harfler tevki’de birbirine bağlanabiliyor. Padişahların buyruklarının üzerine
çekilen tuğranın adı da tevki.
Kırlangıç
kanatlarının uçuşu
Aklam-ı
sitte’den sonra yazı dünyasına katılan nestalik, kırlangıç kanatlarının yayvan
uçuşlarını andırır. İran kökenli bir yazı olan nestalik’te, “asma, asılma”
kelime anlamında da olduğu gibi harfler birbirine asılı dururmuş gibi bir
görünüm sergiler. Türk hattatları kendi sanat anlayışları doğrultusunda,
İran’dan farklı bir nestalik ekolü oluşturur. Öncülüğü Yesari ve onu izleyen
yıllarda oğlu Yesarizade gerçekleştirir.
Ferman,
berat, tayinleri bildiren evraklar gibi resmi devlet kayıtları divani ile
yazılırdı ve üzerinde padişahın imzası olarak tuğra bulunurdu. Divani’nin Fatih
döneminde yaşamış bir hattat olan İbrahim Münif tarafından keşfedildiği
düşünülse de yazının o dönemdeki olgunluğu varlığının daha eskilere dayandığını
ortaya koyuyor. 16. yüzyılda Hattat Tacuddin tarafından geliştirilen Celi
Divani, “divani’nin irisi.” Divani’nin en güzel şekli, 19. yüzyılda Bab-ı
Ali’de yazılmış.
Osmanlı
hattatlarının buluşu olan rık’a, yuvarlaklığı az, düzlüğü çok bir yazı.
Harekesi olmayan rık’a, kolay ve hızlı yazma amacıyla oluşturulmuş. Sarayda
ortaya çıkan bu yazı, günlük yaşamın her alanında kendine yer bulmuş.*
*Osmanlı Hat Sanatı Tarihi, Ali Alparslan, YKY
*Osmanlı Hat Sanatı Tarihi, Ali Alparslan, YKY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder