22 Haziran 2015 Pazartesi

Bir yudum su, sevgi ve şefkat

“Aslında 6 Ocak 1482, önemli ya da tarihi bir gün değildi. Sabahtan beri çanların çalmasını gerektiren ve Paris halkını heyecanlandıran hiçbir durum olmamıştı. Ne bir Picardlı ya da Burgonyalı saldırısı söz konusuydu ne de bir azizin eşyaları tören alayına çıkıyordu. Laas kasabasındaki öğrenciler de ayaklanmamıştı. Ne heybetiyle herkesi korkutan kral gelmişti ne de Paris mahkemeleri kadın ya da erkek hırsızları asarak idam ediyordu.”

O halde Paris halkını heyecanlandıran neydi? 

Ouasimodo, herkesin gözünde bir hilkat garibesidir

Notre Dame Katedrali’nin rahibi Claude Frollo katedralin önünde bir bebek bulur, çirkinliği nedeniyle ona ‘Quasimodo’ adını verir. Quasimodo, Fransızcada ‘eksik-tamamlanmamış’ demektir. 
Büyüdükçe hilkat garibesine dönüşen Quasimodo, iri kıyım cüssesi, patlak gözleri, kambur sırtıyla ürkütücüdür. Katedralde zangoçluk yapmaya başlar, kimseyle karşılaşmamak için kuleden aşağı inmez. Çan sesi kulak zarlarını patlatır ve bedensel yıkıntılarına bir de sağırlığı eklenir. 
İletişim kurduğu tek insan rahip Claude Frollo’dur. Rahip Frollo halk tarafından sevilmez. Paris’in buz gibi soğuk, dar ve karanlık sokaklarında başını dik tutarak yürür. Notre Dame’ın kamburu peşi sıra takip eder onu.

Notre Dame'ın kamburu katedralde yaşar

Güzelliğiyle göz kamaştıran Çingene kızı Esmeralda; billur sesiyle şarkılar söyler, Djali adlı keçisiyle oyunlar oynar. Rahip Frollo zaaflarına yenik düşer ve güzel kıza aşık olur. Esmeralda’ya gönlünü kaptıran sadece Frollo değildir. Beş parasız oyun yazarı Pierre Gringoire de Çingene güzelinin peşindedir. Aynı hilkat garibesi Quasimodo gibi. Esmeralda ise çapkın ve yakışıklı Yüzbaşı Phoebus’a aşık olur. Ne var ki yüzbaşı, daha önceden soylu ve zengin bir ailenin kızıyla nişanlanmıştır.

Esmeralda'yı gören Quasimodo aşık olur

Quasimodo, Esmeralda’ya saldırdığı gerekçesiyle yargılanır. Greve Meydanı’ndaki ibret direğine asılır, hem dayak yer hem de saatlerce asılı olarak döndürülür. Halktan su ister, yalvarır. Sadece Esmeralda yakarışlarına kayıtsız kalamaz. Suyu içen Quasimodo’nun gözünden yaş süzülür. Hayatı boyunca ilk kez sevgi ve şefkat duygusuyla karşılaşmıştır.

Esmeralda, Çingene adetlerine göre Gringoire'un hayatını kurtarmak için onunla bir evlilik yapar. Ancak kalbindeki tek erkek Yüzbaşı Phoebus’dur. Rahip Frollo’nun Esmeralda’ya beslediği tutkular giderek şiddetlenmektedir. İki sevgili bir evde buluştuklarında gözünü kıskançlık bürümüş rahip yüzbaşıyı bıçakladıktan sonra suçu Esmeralda’nın üstüne atar. 
Günahsız Esmeralda; büyücülük, ahlaksızlık, Yüzbaşı Phoebus de Chateaupers’i öldürmek suçlarından idama mahkum edilir.

Rahip Frollo katedralin kapılarını açar

Esmeralda, asılmak üzere Notre Dame Katedrali'nin önüne getirilir. Rahip Frollo, Esmeralda’nın yanına gelir, ondan sevgi dilenir. Esmeralda sevdiği adamı öldüren rahibin aşkını reddeder. Oysa Yüzbaşı Phoebus yaşamaktadır. Ancak mahkemeye gidip tanıklık yapmak yerine Paris’ten kaçmayı tercih etmiştir. 

Esmeralda, cezalandırılan Quasimodo'ya su verirken

Çirkin Quasimodo, Esmeralda'nın yaptığı iyiliği karşılıksız bırakmamaya kararlıdır. Katedralin balkonundan kalın bir iple sarkarak onu ölümden kurtarır, katedrale saklar. O yıllarda Notre Dame Katedrali’nin dokunulmazlığı vardır. Katedrale sığınan en acımasız katil dahi olsa muhafızlara teslim edilemez. 
Birkaç gün sonra mahkeme Esmeralda’nın kiliseden alınarak idam edilmesi kararını alır. Paris’in tüm serserileri, dilencileri, kötürümleri silahlanarak Notre-Dame Katedrali’ne saldırır.

Esmeralda sevdiği erkeği beklerken o Paris'i terk etmiştir

Katedralin her yerinde Esmeralda’yı arayan Quasimodo, kulelerin birinde rahip Frollo’yu görür. Rahibin bakışları aynı noktaya sabitlenmiştir. Bakışların sabitlendiği noktada, Esmeralda’nın cansız bedeni asılı durmaktadır. Quasimodo, katedralin anahtarının yalnızca rahipte olduğunu bilmektedir. Bunun üzerine manevi babasını kuleden aşağı iter ve ortadan kaybolur.

Çingeneler Esmeralda'yı kurtarmak için katedrale saldırırken

Monfaucon Mağarası’na giden görevliler birbirine sarılmış iki iskeletle karşılaşırlar. Kadın iskeletinin üzerinde bir zamanlar beyaz renkte olan bir kumaşın parçaları vardır.  Boynunda da ucunda yeşil boncuklarla süslü, açık ve içi boş ipekten bir kese bulunan, tespih ağacından yapılma bir kolye. Belli ki değersiz olan bu eşyalar cellat tarafından alınmaya tenezzül edilmemiş. 
Erkek iskeletinin omurgası eğri, başı kürek kemiklerinin arasına gömülü, bir bacağı diğerinden kısa. Boyun omurlarında hiçbir zedelenme olmadığı için asılmadığı belli. Onu sarıldığı kadın iskeletinden ayırmaya çalıştıklarında toza dönüşüp yere dökülür. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder