Doğu
dünyasına özgü olduğu düşünülen gölge oyunu, ilk olarak Çin İmparatorluğu
zamanında sahneye çıkmış.
Han Hanedanı'na mensup yedinci imparator Wu Ti’nin eşi,
MÖ 121 yılında genç yaşta ölmüş. İmparator öyle üzülmüş ki devlet işlerini
umursamaz olmuş. Bunun üzerine saray sanatçısı Şav Wong, teselli edecek bir
vaatle imparatorun karşısına çıkmış. İmparatora, “Üzüntünüzü hafifletmek için
eşinizin hayalini bir perde arkasından size gösterebilirim” demiş ve ilk
gösterisini sunmuş: Eşek derisinden ve renkli kumaşlardan yapılmış tasvirler,
ses taklitleriyle suret canlanıvermiş ipek perdede.
Gölge oyunu Çin saraylarından Uzak Doğu ülkelerine, oradan da İran, Mısır ve nihayet Osmanlı Devleti’ne kadar yayılmış. Avrupa ise Osmanlı sayesinde gölge oyunuyla tanışmış.
Karagöz oynatıcısına kurgusal, hayalbaz deniyor. Karagöz’ü tek bir usta oynatıyor ve bütün mizansenleri o idare ediyor. Yardımcılarıysa çırak, yardak, dayrezen, sandıkkar adlarıyla anılıyor.
Karagöz
ile Hacivat’ın gerçekte yaşayıp yaşamadığı bilinmiyor. Karagöz'ün Bizans
imparatoru Konstantin'in Çingene seyisi Sofyozlu Bali Çelebi olduğunu ileri
sürenlerin sayısı hiç de az değil.
Kimilerine
göreyse Karagöz ile Hacivat, Orhan Gazi zamanında Bursa'da yaşamış ve cami
yapımında çalışan iki işçiymiş. Öyle şakacılarmış ki kendileri çalışmadıkları
gibi diğer işçilerin çalışmasına da engel olurlarmış.
Orhan
Gazi’nin mimarına, “Cami vaktinde bitmezse kelleni alırım” dediği bir inşaatmış
bu. Ve inşaat zamanında bitmeyince mimar, Karagöz ile Hacivat'tan şikayetçi
olmuş. Şikayet üzerine iki kafadar başları kesilerek idam edilmiş. Ölümlere çok
üzülen Şeyh Küşteri -ki bugün Karagöz oyununun mucidi olarak bilinir-
kuklalarını yapmış. Bir perdenin ardına geçerek oyunlar oynatmaya başlamış.
Böylelikle şakacı ama bahtsız ikilinin şöhreti yüzyılları aşarak günümüze değin
gelmiş.
Gölge oyunu, Karagöz ile Hacivat'ın atışmalarıyla sürüyor |
Eğitim görmemiş, hiçbir zaman düzgün bir işe sahip olamamış Karagöz, Hacivat'ın bulduğu geçici işlerde çalışarak günü kurtarıyor. Mert karakteri dolayısıyla başı beladan hiç kurtulmuyor. Meraklı ve patavatsız olduğu kadar biraz da açık saçık konuşuyor. Her konuda bilgi sahibi olan, eğitimli Hacivat’ın en belirgin özelliği ise herkesin nabzına göre şerbet verebilmesi. Araya tıkıştırdığı Arapça ve Farsça sözcüklerle süslü bir dil kullanıyor ve dinleyenin kafasını karıştırıyor. Zaten eğitimsiz olan Karagöz, Hacivat’ın söylediklerinden çoğu zaman bir şey anlayamıyor. Oyunun en eğlenceli sahneleri muhteşem ikilinin birbirleriyle anlaşamadıkları, bu yüzden kapıştıkları anlar.
Gölge oyununda pek çok farklı karakter var |
Karagöz ile Hacivat’ın oyunları, Osmanlı toplumunun her katmanından insana sahnesinde yer vermiş. Kılık kıyafeti, davranış biçimleri, şarkıları, dansları, manileriyle her bir karakter bağlı olduğu kültürün adeta birer temsilcisi olmuş. İstanbul lehçesiyle konuşan Çelebi, uyuklayan Tiryaki, yaygaracı Beberuhi ve daha pek çok karakter.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder