8 Nisan 2014 Salı

Şakacı ama bahtsız ikili, Karagöz ile Hacivat

Doğu dünyasına özgü olduğu düşünülen gölge oyunu, ilk olarak Çin İmparatorluğu zamanında sahneye çıkmış. 

Han Hanedanı'na mensup yedinci imparator Wu Ti’nin eşi, MÖ 121 yılında genç yaşta ölmüş. İmparator öyle üzülmüş ki devlet işlerini umursamaz olmuş. Bunun üzerine saray sanatçısı Şav Wong, teselli edecek bir vaatle imparatorun karşısına çıkmış. İmparatora, “Üzüntünüzü hafifletmek için eşinizin hayalini bir perde arkasından size gösterebilirim” demiş ve ilk gösterisini sunmuş: Eşek derisinden ve renkli kumaşlardan yapılmış tasvirler, ses taklitleriyle suret canlanıvermiş ipek perdede. 

Gölge oyunu Çin saraylarından Uzak Doğu ülkelerine, oradan da İran, Mısır ve nihayet Osmanlı Devleti’ne kadar yayılmış. Avrupa ise Osmanlı sayesinde gölge oyunuyla tanışmış.  


Karagöz oynatıcısına kurgusal, hayalbaz deniyor. Karagöz’ü tek bir usta oynatıyor ve bütün mizansenleri o idare ediyor. Yardımcılarıysa çırak, yardak, dayrezen, sandıkkar adlarıyla anılıyor.

Karagöz ile Hacivat’ın gerçekte yaşayıp yaşamadığı bilinmiyor. Karagöz'ün Bizans imparatoru Konstantin'in Çingene seyisi Sofyozlu Bali Çelebi olduğunu ileri sürenlerin sayısı hiç de az değil.

Kimilerine göreyse Karagöz ile Hacivat, Orhan Gazi zamanında Bursa'da yaşamış ve cami yapımında çalışan iki işçiymiş. Öyle şakacılarmış ki kendileri çalışmadıkları gibi diğer işçilerin çalışmasına da engel olurlarmış.
Orhan Gazi’nin mimarına, “Cami vaktinde bitmezse kelleni alırım” dediği bir inşaatmış bu. Ve inşaat zamanında bitmeyince mimar, Karagöz ile Hacivat'tan şikayetçi olmuş. Şikayet üzerine iki kafadar başları kesilerek idam edilmiş. Ölümlere çok üzülen Şeyh Küşteri -ki bugün Karagöz oyununun mucidi olarak bilinir- kuklalarını yapmış. Bir perdenin ardına geçerek oyunlar oynatmaya başlamış. Böylelikle şakacı ama bahtsız ikilinin şöhreti yüzyılları aşarak günümüze değin gelmiş. 

Gölge oyunu, Karagöz ile Hacivat'ın atışmalarıyla sürüyor 

Eğitim görmemiş, hiçbir zaman düzgün bir işe sahip olamamış Karagöz, Hacivat'ın bulduğu geçici işlerde çalışarak günü kurtarıyor. Mert karakteri dolayısıyla başı beladan hiç kurtulmuyor. Meraklı ve patavatsız olduğu kadar biraz da açık saçık konuşuyor. Her konuda bilgi sahibi olan, eğitimli Hacivat’ın en belirgin özelliği ise herkesin nabzına göre şerbet verebilmesi. Araya tıkıştırdığı Arapça ve Farsça sözcüklerle süslü bir dil kullanıyor ve dinleyenin kafasını karıştırıyor. Zaten eğitimsiz olan Karagöz, Hacivat’ın söylediklerinden çoğu zaman bir şey anlayamıyor. Oyunun en eğlenceli sahneleri muhteşem ikilinin birbirleriyle anlaşamadıkları, bu yüzden kapıştıkları anlar.

Gölge oyununda pek çok farklı karakter var

Karagöz ile Hacivat’ın oyunları, Osmanlı toplumunun her katmanından insana sahnesinde yer vermiş. Kılık kıyafeti, davranış biçimleri, şarkıları, dansları, manileriyle her bir karakter bağlı olduğu kültürün adeta birer temsilcisi olmuş. İstanbul lehçesiyle konuşan Çelebi, uyuklayan Tiryaki, yaygaracı Beberuhi ve daha pek çok karakter. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder