René
François Ghislain Magritte, gerçeküstücü akımın en önemli temsilcilerinden. 21
Kasım 1898’te doğdu, 15 Ağustos 1967’de pankreas kanserinden öldü.
1912
yılında annesinin ölümü Magritte’in tüm yaşamını etkiledi. Genç kadın kendini
Sambre Nehri'nin sularına bırakarak intihar etmişti. Cesedine ulaşılması
saatler sürmüştü. Bulunduğunda sırılsıklam elbisesi yüzünü örtmüştü. İlerleyen
yıllarda yapacağı çizimlerde figürlerin yüzü örtülü olacaktı, tıpkı annesinin
yüzü gibi. Renklerse cesedin bulunduğu saatlerdeki karanlıkla aynı tonu
verecekti. Siyah giyimli adamlar, haberi getiren polislerle çok benzerdi.
Magritte,
geçmişiyle resimleri arasındaki benzerliği hiçbir zaman kabul etmedi.
Magritte'in resimlerinde annesinin ölümünden izler... |
1910 yılında başladığı resim çalışmalarına annesinin ölümünün ardından da devam etti. Brüksel'deki Académie Royale des Beaux-Arts'ta eğitim gördü. Bu dönemde yaptığı resimlerde kübizmin ve fütürizmin etkileri görülür. Afiş ve reklam tasarımcılığı da yapan Magritte’in kendi değerlendirmesine göre ilk başarılı gerçeküstücü resmi ‘Kayıp Jokey.’ Polisiye romanlara ilgi duyan Magritte ‘Tehdit Edilen Katil’ tablosunda, bir kadını öldürdükten sonra gözetlendiğini ve çevresinin sarıldığını fark etmeden gramofonun sesine kulak veren bir caniyi tasvir etti.
Tehdit Edilen Katil |
1925-l927 yılları arasında görüntüleri garip biçimleriyle oldukça karanlıktı. İlk sergisini açtığında takvim yaprakları 1927'yi gösteriyordu. Sergisi beğenilmedi, ağır eleştirilerle karşılandı. Yaşadığı hayal kırıklığıyla depresyona girdi.
Bunun
üzerine Paris'e taşındı.
Resimlerine
isim bulmak için uzun uzun düşünürdü. İlk dönem resimlerinde görülen vahşet ve
karamsarlığı İkinci Dünya Savaşı yıllarında terk etti, empresyonist resim
tekniğini renkli nü’ler yaparak denedi. Yeni tarzı beğenilmeyince eski temalara
döndü.
Bu bir pipo değildir |
Resimleri pop, minimalist ve kavramsal sanata ilham kaynağı oldu. Bir pipoyu model alan tablosu, bu tablonun hemen altına iliştirilmiş olan “Bu bir pipo değildir” (Ceci n'est pas une pipe) sözü sanat tarihinde çığır açtı. Sorunun yanıtı her ne kadar resmin içinden bekleniyormuş gibi görünse de temelinde bir dil felsefesi sorununu da saklıyordu.
“Benim resimlerim hiçbir şey anlatmayan görsel
imgelerdir. Akla gizemi getirirler. Doğrusunu isterseniz, benim resimlerimi
gören biri kendi kendine şu basit soruyu sorar: 'Bunun manası ne?' O resmin bir
manası yoktur. Çünkü zaten gizem de aslında hiçbir şeydir, bilinmeyendir”
sözleriyle özetliyordu sanata bakış açısını.
Sevgililer |
İmgelerden büyülenen Magritte, şeylerin temsillerinin yalan olabileceklerine inanıyordu. Görüntüler, aslında gerçek değildi ve temsil her zaman doğruları ifade etmeyebilirdi. Magritte’nin eserlerinin çokça tanınmasının önemli nedenlerinden biri de resimlerinin reprodüksiyonlarının rock albümü kapaklarında kullanılması oldu. Paul Simon ve Paul McCartney ressama hayranlık duyan ünlü müzisyenler arasına adlarını yazdırdılar.
Apple'ın sembolünün esin kaynağı Magritte mi? |
Pek çok filmde Magritte'ten esinlenilmiş imgelere rastlanmakla birlikte bugün, bir dünya devi olan Apple firmasının isminde ve logosunda Magritte'ten etkilenildiğine dair söylentiler dolaşıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder