Eskişehir'in
Odunpazarı semti, kentin güney kesimindeki tepelerin üzerine kurulmuş. Bademlik
denilen bölgeye uzanıyor. Söylencelere göre, Eskişehir'e ilk kez yerleşmeyi
düşünenler, Odunpazarı ve bugünkü Porsuk Çayı'nın olduğu bölgeye birer koyun
ciğeri asmışlar. Hangi taraftaki ciğer daha çok dayanırsa yerleşim bölgesi
olarak orayı seçeceklermiş. Nihayetinde Odunpazarı'na asılan ciğer daha geç
bozulmuş ve ilk yerleşim burada oluşmuş.
Evliya Çelebi Odunpazarı'ndan övgülerle söz etmiş |
Evliya Çelebi’nin övgülerle söz ettiği Odunpazarı, günümüzde Seyahatname’de adı geçen sokakların beşini aynı isimle korumaya devam ediyor. Dar sokakların iki yanına sıralanan evlerin bazıları bembeyaz duvarlarının arasında kahverengi çerçeveleriyle bir yağlıboya tablodan fırlamış gibi görünüyor. Bazı evler ise çivit mavisi, kiremit kırmızısı görünümleriyle bu tabloya farklılık katıyor.
Türk mimarisinin en özgün örnekleri Odunpazarı'nda |
Cumbalı ve ahşap evler, sivil Türk mimarisinin en özgün örneklerini verirken tüm yaşlanmışlıklarına rağmen yüzümüze gülümsüyor sanki. Bölgede evlerin yanı sıra döneme özgü Kurşunlu Camii ve Külliyesi de buluyor. Ayrıca, geleneksel el sanatları örneklerinin görülebileceği tarihi Atlıhan, Eskişehir Sanatları Çarşıları ve dünyada yalnızca Odunpazarı’nda bulunan Lületaşı Müzesi de mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerin arasında.
Hafız
Ahmet Efendi Konağı’nda yer alan, Mustafa Kemal Atatürk ve dönemin İran Şahı Rıza
Pehlevi’ye armağan edilen Gül Asa. Bir örneği halen Anıtkabir Müzesi’nde
sergilenen Gül Asa, büyük lületaşı ustası Hafız Ahmet Efendi tarafından
yapılmış. Yine Odunpazarı bölgesinde yer alan üç yüz yıllık bir geçmişe sahip
Kaymakam Çeşmesi, aynı kaynaktan beslenerek konuklarına yorgunluk suyu ikram
ediyor.