27 Aralık 2013 Cuma

Şiirlerini, “Burçlarında gardiyanların ejderha gibi dolaştığı” cezaevinde yazdı

Sabahattin Ali, genç yaşta cezaevinin yüksek ve soğuk duvarlarıyla tanışmış bir edebiyatçı. İşsizlik ve parasızlık içinde geçen ömrü bir nisan gecesi Bulgaristan sınırındaki ormanlık alanda son buldu.

Sabahattin Ali

Anadolu insanına yaklaşımıyla edebiyata yeni bir boyut kazandıran Sabahattin Ali, toplumda ezilen insanların acılarını dile getirdi. 1937'de yayımlanan Kuyucaklı Yusuf romanı, gerçekçi Türk romanının en özgün örneklerinden biri oldu.


Konya Cezaevi’nde sonra Sinop Cezaevi’nde tutuklu kaldı. Evliya Çelebi’nin “Burçlarında gardiyanlar ejderha gibi dolaşır. Oradan mahkum kaçırtmak değil, kuş bile uçurtmazlar” sözleriyle anlattığı Sinop Cezaevi’nde, “Dışarıda deli dalgalar/Gelip duvarları yalar/Seni bu sesler oyalar/Aldırma gönül aldırma” dizeleriyle tanınan Hapishane Şarkısı 5 adlı şiirini yazdı.

Sabahattin Ali'den başka Nazım ve Necip Fazıl'ın da yattıkları Sinop Cezaevi 

Mizah dergilerinde çıkan yazıları dolayısıyla üç ay hapis yattı. Bir başka dava nedeniyle son olarak Üsküdar’daki Paşakapısı Cezaevi’nde de yattı. Cezaevinden çıktıktan sonra yazmayı bırakıp kamyon şoförlüğü yapmaya başladı. Yurt dışına gitmek istese de başarılı olamadı. Bulgaristan'a kaçmak isterken sınırda, bir kaçakçı tarafından öldürüldü.

Sabahattin Ali’nin pek çok şiiri bestelendi ve söylendi: Sezen Aksu tarafından Çocuklar Gibi, Nükhet Duru tarafından Eskisi Gibi, Zülfü Livaneli tarafından ise Leylim Ley. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder