Buhara
Türklerinden Şeyh Hamdullah, Amasya’da doğdu. Eğitimini dönemin ünlü
isimlerinden, aynı zamanda Şehzade II. Bayezid’in de hocası olan Hatip Kasım
Efendi’nin yanında tamamladı. Hat sanatını öğrendiği ilk hocası Sufi Yahya
Çelebizade Ali Çelebi’nin Fatih’in katibi olması üzerine Hayrettin Halil
Çelebi’nin (Maraşlı Hayrettin) hocalığında hat eğitimini tamamladı.
Müziğe
ve şiire ilgi duyan Şehzade II. Bayezid, Amasya Valisi iken Şeyh Hamdullah’tan
hat dersleri almaya başladı. Şehzade, hocasına karşı hayranlık besler, o
çalışırken yazı hokkasını tutarak saygısını belli ederdi. Davetlerde, en
yakınına oturtup ilgi gösterirdi.
Şeyh Hamdullah'ın sanatını destekleyen II. Bayezid |
Fatih’in 1481'deki ölümü üzerine tahta geçen II. Bayezid, Şeyh Hamdullah’ı İstanbul’a davet etti. Harem dairesi yakınlarında bir oda temin ederek saray katibi ve yazı hocası olarak görevlendirdi.
Şeyh
Hamdullah, hat üstatlığının yanı sıra çok iyi bir ok atıcısı ve usta bir
terziydi. Ok ve yay yapabilir, diktiği kaftanların dikiş yeri mümkün değil
bulunamazdı. Şehzadeliği sırasında II. Beyazid için de dikiş yerleri hiçbir
şekilde seçilemeyen bir kaftan dikmişti. Pehlivanlar arasında ok atış rekoru
kırarak Okmeydanı’nda menzil sahibi üstat oldu. Üstelik Üsküdar’dan
Sarayburnu’na geçebilecek kadar iyi bir yüzücüydü.
Solda, Sultanahmet Camii-Sağda, Firuzağa Camii |
II. Bayezid’in ölümünden sonra Yavuz Selim zamanında sekiz yıl boyunca inzivaya çekildi. Kanuni döneminde saraya geri döndü. Yakut el-Musta'sımi ile Abdullah Sayrafi’nin yazıları üzerinde uzun çalışmalar yaptı.
Bir gün, II. Bayezid, Hazine-i Hümayun’dan çıkarttığı Yakut-el Mustası’mi’nin yazılarını gösterip Şeyh Hamdullah’tan yeni bir ekol oluşturmasını istemişti. Padişahın teşvikiyle çalışmalara koyulan Şeyh Hamdullah, Osmanlı hat ekolünün kurucusu oldu. Öncülüğü nedeniyle yüzyıllar boyunca “Hattatların Kıblesi” ve “Hattatların En Büyüğü” olarak anıldı. Ortaya koyduğu ekolle Osmanlı hat sanatı kimliğini bularak dünyadaki örneklerinden farklılaştı.
İstanbul'daki Bayezid Camii |
Şeyh Hamdullah’ın çalışmaları sonucunda nesihte, Yakut-el Musta’sımi’de görülen durgunluk aşıldı. Canlı ve kıvrak bir estetik kazanan harflerin satıra oturuşu düzeldi. Hareke ile harfler uyumlu hale getirilerek bütünlük kazandırıldı.
Şeyh Hamdullah, İstanbul’daki Bayezid Camii, Firuzağa Camii, Davutpaşa Camii ile Edirne’deki Bayezid Camii’nin celi sülüs kitabelerini yazdı. Ömrü boyunca kırk yedi Kur’an-ı Kerim tamamladı. Yaşı doksanı aştığında vefat etti ve Üsküdar, Karacaahmet Kabristanı’na defnedildi.
Şeyh
Hamdullah için,
“Şeyhoğlu
Hamdi hattı ta kim buldu zuhur,
Alemde
bu muhakkak, nesh oldu hatt-ı Yakut”
sözleri söylenmiştir. Anlamı şudur: “Şeyh Hamdullah hattı ortaya çıkınca
Yakut yazısının hükmünün kalmadığı muhakkaktır.”
Şeyh Hamdullah’tan sonra yetişen başarılı hattatlar iki yüzyıla yakın, “Şeyh gibi yazdı” iltifatını duymuşlardır.
Şeyh Hamdullah’tan sonra yetişen başarılı hattatlar iki yüzyıla yakın, “Şeyh gibi yazdı” iltifatını duymuşlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder