20 Ağustos 2013 Salı

Karanlığa yanan ışık

Mumun ışık kaynağı olarak kullanıldığı ilk uygarlık Eski Mısır. Mısır ve Girit’te ele geçen tarihi şamdanlar da bunun en önemli işareti. İlk mumlar ana malzemesi hayvansal yağlar olan, özellikle koyun ve sığırdan elde edilen iç yağlardan hazırlanan yanıcı bir yığın halinde. Mum, ancak Roma döneminde günümüzdekine benzer bir şekle kavuşuyor. 


Ortaçağ Avrupasında arıcılığın gelişmesi sonucunda balmumunun mum yapımında kullanılması yeni ve daha ışıklı bir dönemin kapılarını aralıyor....
18’inci yüzyılda gözü pek denizciler, son derece kıymetli bir ete sahip olan ispermeçet balinalarının peşine düşüyorlar. İspermeçet balinalarının baş kısımlarında bulunan büyük miktardaki yağlar, mum yapımında kullanılmaya başlanıyor.

Mum ve mum yapımının dönüm noktası 19’uncu yüzyıl. Fransız kimyacı Michael Eugene Chevreul, hayvansal yağların içindeki yağ asitlerini özellikle de önemli bir yağ asidi olan stearin asidini keşfediyor. Bu keşif, mum üretiminde bir çığır açıyor.


Mumlar geçmişte pek çok dinde ve dinsel ayinlerde kullanılmış. Bazı inançların mabetlerinde mumun varlığı bugün de geçerliliğini koruyor.

Uzak Doğu felsefesi Feng Shui’de de özel anlamlara sahip mum. Mor renkli mumun evde zenginlik ve bereketi artırdığına inanılıyor. Pembe mumun, sevgili ve eşle olan ilişkilere sıcaklık kattığı ve dayanışmayı artırdığına dair inanç oldukça yaygın. Yine aynı felsefeye göre mumda yeşil, yaratıcılığı artırıyor ve bulunduğu ortama ferahlık duygusu veriyor. Aşkı kuvvetlendiren kırmızı mum, enerji ve sevgi saçıyor. İlişkilerde iletişimi artırdığına inanılan mavi mum, dürüstlüğün ve saflığın etkilerini saklıyor.

Hayatın birçok alanında büyülü atmosferiyle karşımıza çıkıyor mum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder