10 Temmuz 2015 Cuma

Sistemle uyuşamayan deha, Albert Einstein

“Posta pulunu değerli kılan şey, gideceği yere kadar gönderdiğiniz postanın üzerinden asla çıkmamasıdır. Posta pulu gibi olun ve başladığınız işi mutlaka bitirin.”

Albert Einstein


Albert Einstein (1879-1955), Almanya’nın Ulm şehrinde doğdu. Henüz beş yaşındayken babasının oynaması için verdiği manyetik pusula beklenenden fazla ilgisini çekmişti. İbrenin hareketi onun için hayli gizemliydi. 

İçine kapanık bir çocuktu. Okuldaki tavrı bağımsız ve isyankardı. Otoriter öğretmenleriyle sürekli çatışma halinde oldu. 

On üç yaşındayken Immanuel Kant’ın, Saf Aklın Eleştirisi’ni ve Öklid’in Elementler kitabını okumuştu. En zor ve karmaşık problemleri dahi çözebilen Einstein, Pisagor teoreminin tekrar ispatını yaptı. Diferansiyel ve integral hesaplamaları ile analitik geometrinin karşısında büyüleniyordu.


1894’te ailesinin iflasıyla birlikte tüm düzenleri değişti. Lise ve yüksek eğitimini İsviçre'de tamamladı. Almanya vatandaşlığından ayrılarak 1901’de İsviçre vatandaşlığına geçti. 1909'da Zürih Üniversitesi'nde kuramsal fizik profesörü oldu ve 1921 yılında Nobel Fizik Ödülü'ne layık görüldü.

Einstein, özel görelilik ve genel görelilik kuramlarıyla iki yüzyıldır Newton mekaniğinin egemen olduğu uzay anlayışında devrim yarattı. E = mc2 denklemiyle formüle ettiği kütle-enerji eşdeğerliği yıldızların nasıl enerji oluşturduğuna açıklama getirdi ve nükleer teknolojinin önünü açtı. Kuantum mekaniğinin özellikle belirsizlik ilkesine şüpheyle yaklaşsa da yaklaşımları ileride geniş kabul gördü.

Mart 1933’te Avrupa’ya döndüğünde kısa süre Belçika’da kaldı, İngiltere’ye geçti, aynı yıl ABD’ye yerleşti. Princeton'da hayatını kaybetti. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder