14 Şubat 2014 Cuma

Osmanlı sarayındaki entrikalar ve Şehzade Mustafa’nın ölümü

 “Muhlisi” mahlası ile şiirler imzalayan bir şair, nesih yazısıyla Süleymanname’yi kaleme alan bir hattat. Seferlerin güçlü muhafızı, ilim meclislerinin değerli öğrencisi. Manisa'da bulunduğu sırada cami, saray, türbe ve çeşmeler yaptıran Şehzade Mustafa. 

Osmanlı tarihinde adına sayısız mersiye yazılmış tek şehzade.

Mustafa Süruri Efendi’nin Kanuni Sultan Süleyman'a yazdığı mektupta “Cihan padişahı babası gibi adil/Atası Sultan Selim gibi yavuz ve korkusuz/Büyük atası Sultan Mehmet gibi zeki/Devlet-i Aliye'nin gördüğü en parlak şehzade” sözleriyle anlatılan. 

Şehzade Mustafa'yı tasvir eden minyatür

Hayranlık kazanan şehzade
Kanuni Sultan Süleyman'ın Mahidevran Sultan'dan olan oğlu Şehzade Mustafa; Saruhan, Amasya ve Konya Sancak Beyi görevlerinde bulundu. 1515’de, babasının şehzadeliği sırasında Manisa’da dünyaya geldi. Mustafa, tahtın en güçlü varisiydi. Büyüdükçe görünümü ve hareketleri ile dedesi Yavuz Sultan Selim’i andırıyor, hem Yeniçeri’nin hem de halkın hayranlığını kazanıyordu. 

Sarayı kuşatan entrikalar
Hürrem Sultan’ın saraya girmesinden ve dört şehzade doğurmasından sonra Şehzade Mustafa’ya yönelik entrikalar sahnelenmeye başlandı. Hürrem Sultan’ın en büyük amacı, Kanuni’den sonra kendi oğullarının tahta geçmesiydi. Osmanlı Devleti’nin Safevi Devleti (Bugünkü İran) ile mücadele içinde olduğu yıllardı. Ortam, istismara açıktı ve Şehzade Mustafa’nın katledilmesinde dönemin hassasiyetinden yararlanıldı. 

Oğlunun ölüm fermanını imzalayan baba
Bazı tarihçilerin yorumlarına göre, Hürrem Sultan devletin en kritik noktalarına kendi taraftarlarını getirmeyi başarmıştı. Sürekli olarak genç şehzadenin aleyhine deliller ve şahitler buluyordu. Sadrazam Rüstem Paşa’nın, kızı Mihrimah Sultan ile evlenmesini sağlamış, saraydaki konumunu daha da güçlendirmişti. 

Şehzade Mustafa'nın katledilişini anlatan 18. yüzyıl gravürü

Tarihi kaynakların kimisinde Rüstem Paşa’nın, Şehzade Mustafa’nın aleyhine sahte mektuplar ürettiği söylenir. Mektuplarda, Şehzade Mustafa Safevi Devleti’nin şahı ile yazışmakta ve Kanuni’ye devirmek üzere hain planlar yapmaktadır. Önceleri çok sevdiği ve güvendiği oğlu hakkındaki iddialara inanmayan Kanuni, zamanla ikna olur. Oğlunun ölüm fermanını imzalar.

Otağ-ı Hümayun’a davet
Kanuni Sultan Süleyman gücünü ortaya koymak üzere sefere çıkmıştır. Şehzade Mustafa da ordusu ile birlikte babasına katılacaktır. Şehzade Mustafa’yı ikaz edenler olur, o kulak asmaz. Hatta çadırına bir ok saplanır. Okun ucunda bir mektup vardır ve mektupta babasından sakınması gerektiği yazılıdır. Şehzade mektubu da dikkate almaz. Babası Kanuni Sultan Süleyman’ı çok özlemiştir ve ona güveniyordur.  

Dilsiz ve sağır yedi cellat ile boğuşma
Babasının elini öpmek üzere Otağ-ı Hümayun’a yürür. Oysa çadırda bekleyen Kanuni değil, yedi cellattır. Osmanlı geleneklerine göre hanedan üyelerinin ölürken kanının akmaması gerekmektedir. Sağır ve dilsiz yedi cellat, Mustafa’yı boğmak için üzerine çullanırlar. Ancak yiğit şehzade ile baş edemezler.

Şehzade Mustafa, cellatlardan kurtulmayı başarmıştır. Çadırdan çıkmak üzereyken içeride saray görevlilerinden Zal Mahmut Ağa’yı görür. Zal Mahmut Ağa, Şehzade Mustafa’nın yetişmesini sağlamış, ona yoldaşlık etmiş biridir. İki adım daha atsa dışarı çıkıp kurtulacaktır. Ancak güven duygusu ile Zal Mahmut Ağa’nın yanına gider.

Ne var ki Zal Mahmut Ağa, Hürrem Sultan tarafından satın alınmıştır. Şehzade Mustafa’yı arkadan boynuna doladığı kementle boğarak öldürür.

Tarihi kaynakların anlattığına göre, Şehzade Mustafa’nın gencecik cesedi bir İran halısının üzerinde gün boyunca sergilenir. Bu, Kanuni’nin Safevi Devleti’ne mesajıdır. Daha sonra cenazesi Bursa’ya gönderilerek defnedilir.

Kanuni Sultan Süleyman'ın portresi

Hazin son, büyük acı
Şehzade Mustafa’nın ölümü Yeniçeri ve halk arasında infial yaratır. Yeniçeriler, olaydan Rüstem Paşa’yı sorumlu tutarlar. Çadırına saldırsalar da ele geçiremezler. Mateme girerler ve o kara gün  boyunca yemek yemeyi reddederler. Kanuni artan baskılar karşısında Rüstem Paşa’yı görevden alıp yerine Kara Ahmet Paşa’yı atamak zorunda kalır. Ancak Hürrem Sultan ile kızı Mihrimah Sultan, Rüstem Paşa'yı sadrazamlığa tekrar getirebilmek için boş durmayacaklardır. Kara Ahmet Paşa idama giderken Rüstem Paşa tekrar sadrazamlık koltuğuna oturacaktır.

Şehzadenin hocalarından Mustafa Süruri Efendi, yaşanan hazin olaylar üzerine Kanuni Sultan Süleyman ile tüm hukukunu keser. Teklif edilen resmi görevleri reddeder.

Genç ve yiğit bir şehzade olan Mustafa’nın ölümü üzerine yüzlerce mersiye yazılır. “Meded meded bu cihanın yıkıldı bir yanı/Ecel celalileri aldı Mustafa Han'ı/Dolundu mihr-i cemali bozuldu erkanı/Vebale koydular al ile Al-i Osman'ı” dizeleri Taşlıcalı Yahya Bey’e ait olandır.        

Tüm yaşananlara rağmen saray entrikaları bitecek gibi değildir. Yeniçeri’nin “Şehzade Mustafa öldü ise oğlu var, tahta o geçer!” dediği rivayetleri sarayda çalkalanır. Bunun üzerine Kanuni Sultan Süleyman, Şehzade Mustafa’dan olan torunu Şehzade Mehmet’in de boğdurulmasını emreder.

Yedi yaşındaki Şehzade Mehmet’in katli ile birlikte Osmanlı sarayında Mahidevran Sultan’ın ve Şehzade Mustafa’nın soyu son bulur. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder