Beyazlara
karşı savaşarak direnen Kızılderili lideri, işgal edilmiş toprakların son
kahramanı: “Geronimo.”
Geronimo’nun
kendi dilinde adı, “Gokhlayeh”dir ve “Esneyen Adam” anlamına gelir.
Gokhlayeh,
bugün Yeni Meksika olarak geçen bölgede, 16 Haziran 1829’da doğdu. Bedonkohe
Apaçi yerlisi ve Şef Mahko’nun torunuydu. Ona “Geronimo” adını veren savaştığı
Meksikalı askerler oldu.
Geronimo (En sağda) ve savaşçıları |
Katledilen aileler ve bitmeyen kanlı savaş
Gokhlayeh’in
ve kabilesinin yaşadığı bölge, hem Amerikalı yerleşimcilerin hem de son
yıllarda İspanyolların işgali altındaydı. 1858 yılında, talihsiz bir günde evine
dönen Gokhlayeh, eşini, annesini ve üç çocuğunu feci şekilde öldürülmüş olarak
buldu. İspanyol işgalciler tüm ailesini katletmişti.
Gokhlayeh’in
beyazlara karşı duyduğu büyük kin ve ömrü boyunca sürecek savaşı böylece başladı.
İlk
büyük saldırısı
Gokhlayeh
ilk büyük saldırısını Kaskiyeh Kasabası’nda yaptı. Kasabanın koruyucu azizi Saint
Jerome’un anıldığı Saint Jerome Günü’nde öldürücü darbesini indirdi. Kasabada yaşayan
bir tek kişiyi bile sağ bırakmadı.
Kaskiyeh
saldırısından sonra çevresine korku salan Gokhlayeh efsaneleşti. Meksikalı
askerler tarafından “Geronimo” adıyla anılmaya başlandı. İspanyollar ise ona saldırdığı
kasabanın azizinin adını verdi: “Jerome.”
Binlerce asker, saklanan Geronimo'nun izini bulamazdı |
“Ben
ne yaptım ki?”
Kaskiyeh
saldırısı ile birlikte Apaçiler ile yönetim arasındaki savaş daha da sertleşti,
ölümleri yeni ölümler izledi. Geronimo yaşanan savaşın nedeni olarak ailesini
katleden beyazları gösteriyor ve şunları söylüyordu: “Her şeyi açıkça
bildikleri halde şimdi diyorlar ki ben kötü biriymişim. Hatta oradakilerin en
kötüsüymüşüm. Ben ne yaptım ki? Ağaçların gölgesinde ailemle birlikte yaşayıp
gidiyordum.”
Uzun
süre Meksikalı askerlerle savaşan Geronimo, mağlup edilemez gerilla teknikleri
geliştirdi. Bazen Arizona’nın güneşten kavrulmuş topraklarının içine gizleniyor
bazen de savaşçılarına kaktüs görünümü kazandırarak şaşırtıcı kamuflajlar
hazırlıyordu.
Direnişin
başını çekti
Apaçi
halkının toprakları ve onuru için mücadeleyi göğüsleyen Geronimo, Kızılderililerin
özgürlük savaşının sembolü oldu. Aslında bir kabile şefi değildi. Fakat şaman yönü,
lider ve entelektüel kişiliği nedeniyle diğer kabile şeflerini de etrafında
toplamayı başardı. Arizona, Meksika, Sierra Madre ve Mogollan Dağları’nda Apaçilerin
geleneksel yaşam tarzını korumaları uğruna sergiledikleri direnişin başını
çekti.
Binlerce
askere kafa tutan Geronimo, defalarca tutuklandı. Tutsak edildiği yerlerden her
defasında kaçmayı başararak yeniden isyana kalkıştı. Ailesinin katledilişini
affedemeyen Geronimo’nun, tüm beyazlara karşı nefret beslediği ve elinden
geldiği kadar beyaz öldürmeye çalıştığı söylenir. Bu yüzden çoğu beyaz
tarafından bir “Vahşi” olarak tanımlanır.
İntikam
ateşiyle kavrulmuş Geronimo’nun yüzü öfkelidir. Damarlarında dolaşan Apaçi kanı
ise en büyük tehdittir.
Oklahoma'da ölen Geronimo'nun mezarının kaybolduğu söylenir |
Defalarca
kaçış ve ele geçiriliş
Ele
geçirilerek San Carlos’a yerleştirilen Geronimo, üç kez kaçmayı denedi, dördüncüde başarılı oldu. Beş yüz izci ve üç
bin Meksikalı asker tarafından güçlükle yakalandı. Ancak özgür ruhuna gem
vurmak mümkün olmadı. Bir yıl sonra, 1885 yılında yanına otuz beş savaşçı, yüz
dokuz kadın, çocuk ve genci alarak yeniden kaçmayı başardı. Dokuz yıl boyunca en
ufak bir izine dahi rastlanılmadı. Sanki buhar olup uçmuştu.
Bir
başka kaçış denemesinde yanına yirmi dört savaşçısını alan Geronimo, Kızılderililer için kutsal kabul edilen Dumanlı
Dağlar’a sığındı. Beş bin süvari tarafından dağın her metrekaresi didik didik
aransa da bulunamadı. Çözümsüz kalan askerler Kızılderili köylerine saldırıp
kadın ve çocukları öldürmeye başlayınca katliamların son bulması için teslimiyeti
seçti.
Dumanlı
Dağlar’ın yorgun savaşçısı
Geronimo,
Oklahoma’daki Fort Sill’e yerleştirildiğinde kabilesinden on altı savaşçı, on
iki kadın ve altı çocuk hayatta kalmıştı. Son günlerini Arizona’daki evinde geçirmeyi
istese de talebi reddedildi. Bir savaş mahkumu olarak 17 Şubat 1909 günü Oklahoma’da
öldü.
Sembolik olarak mezarı
Fort Sill’de bulunsa da Apaçiler, beyazlarla savaşan son kahramanlarının Dumanlı Dağlar’da yattığına inanırlar.