Ülkemizde
ilk kez modern müzeciliğin temellerini atan müzeci ve ünü uluslararası camiaya
yayılmış bir arkeolog: Osman Hamdi Bey.
Türk resminde ilk kez figürlü kompozisyonu kullanan Osman Hamdi Bey’in tablolarının çoğunda Doğu ile Batı, inançla aşk, yaşamla ölüm arasındaki ikilemlerin izlerine rastlanabilir. Doğu’yu köhne bir mimari içerisinde, yıkık ve geri kalmış gösteren Batılı oryantalistlerin aksine Osman Hamdi Bey, Doğu’nun güzelliklerini simgesel bir dille gözler önüne serer. Türk sanatını ve kültürünü yücelten sanatçı, değişim sancıları yaşayan Osmanlı toplumunun sorunlarını alegorik ifadelerle tuvaline taşır.
İki Müzisyen Kız |
Osman Hamdi Bey, Paris’e gönderilerek döneminin ünlü ressamları Gerome ve Boulanger’in atölyelerinde güçlü bir sanat eğitimi alır. Osmanlı topraklarından eser kaçırılmasına engel olmak amacıyla yürürlükteki 1874 Asar-ı Atika Nizamnamesi’ni yeni baştan düzenler. Ülkemizde ilk kez Türk bilimsel kazılarını başlatan Osman Hamdi Bey; Nemrut Dağı, Lagina ve Sayda’da kazılar yürütür. İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin binasının inşaatını başlatır. Bugünkü adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin temellerini atan yine Osman Hamdi Bey’dir.
Silah Taciri |
Osmanlı toplumunun sorunlarını, ikilemlerini anlatan Osman Hamdi, kişisel yaşam felsefesini yansıtan, kendine özgü simgesel bir dil oluşturur. Teknik üstünlüğün görüldüğü tüm detaylar muhteşemdir. Kandil, rahle, kitap, şamdan, halılar ve işlemeli örtüler, hat levhalar, lahit ve çiçeklerden yararlanarak Doğu sanatının zarafetini ve güzelliğini anlatır. Resimlerinde okuyan, tartışan, özlemini duyduğu Türk aydın tipini ve dışarıya açılmış kadın imgesini ele alır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder