11 Temmuz 2015 Cumartesi

Prof. Dr. Semra Germaner’i saygıyla ve kederle uğurluyoruz

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin değerli hocalarından Prof. Dr. Semra Germaner’i kaybettik. Hocamızın cenazesi, 12 Temmuz Pazar günü öğle namazını müteakip Erenköy Galip Paşa Camii’nden kalkacak.
Öncelikle ailesi ve yakınları olmak üzere, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve sanat camiasına sabır temennisiyle... 

Prof. Dr. Semra Germaner

Semra Germaner, 1967 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi yüksek resim bölümünden mezun oldu. 1968-73 yılları arasında Üniversité de Paris I Sorbonne Institut d’Art et d’Archéologie’de, Sanat Tarihi ve Çağdaş Sanat dalında lisans ve master eğitimini tamamladı. 1979’da İTÜ Mimarlık Fakültesi’nde Son Osmanlı Dönemi İstanbul Ahşap Konutlarında Cephe Bezemeleri konulu tezle doktor unvanı aldı. 1985’te doçent, 1992 yılında ise profesör olan Semra Germaner, 1974’ten itibaren Mimar Sinan Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaptı. 1995’ten sonra ise MSÜ Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Başkanlığını sürdürdü.


Prof. Dr. Germaner’in Ortaçağdan 19. yüzyıla Osmanlı Sanatı ve Mimarlığı, Çağımız Türk Resmi konularında çeşitli makaleleri; ulusal ve uluslararası kongrelerde bildirileri bulunuyor. 1960 Sonrası Sanat ve 18.Yüzyıl Avrupa Resmi kitabı Kabalcı Yayınevi’nden, Prof. Dr. Zeynep İnankur ile birlikte yazdıkları Oryantalistlerin İstanbul'u İş Bankası Kültür Yayınları’ndan yayımlandı.  

10 Temmuz 2015 Cuma

Belki daha güzel bir hayat olabilirdi… Ömer Şerif

Arabistanlı Lawrence ve Doktor Jivago filmleriyle uluslararası üne kavuşan Mısırlı aktör Ömer Şerif, bugün Kahire'de geçirdiği kalp krizi sonucu hayata veda etti. 


Arabistanlı Lawrence filmiyle tüm dünyada tanındı

10 Nisan 1932 günü, İskenderiye'de, Michel Demitri Chalhoub adıyla doğan Ömer Şerif’in babası varlıklı bir tüccardı. Annesi ise kumara olan düşkünlüğüyle tanınan bir kadındı. 10 yaşındayken kilo vermesi için katı eğitimiyle bilinen bir yatılı okula gönderildi. Burada tiyatroya katılan Ömer, ilk olarak The Invisible Duke adlı oyunla sahneye çıktı. Sinema dünyasına adım atışı ise Sira Fi al-Wadi adlı Mısır filmiyle oldu.

The Blazing Sun sayesinde şöhretle tanıştı. Aktör olmasına şiddetle karşı çıkan babasını mahcup etmemek için ‘Ömer Şerif’ adını kullanmaya başladı. 1962 tarihli Arabistanlı Lawrence rolüyle iki Altın Küre’ye ve Oscar'a aday olan aktör, üç yıl sonra Doktor Jivago filmiyle Altın Küre'yi kazandı. 

Kahverengi gözleri Amerikan sineması için ilgi çekiciydi

Katolik inancına göre yetiştirilen Şerif, sevdiği kadın Faten Hamama’nın da etkisiyle İslam dinini seçti. Ancak Ömer Şerif’in parlayan şöhreti evliliklerine zarar vermeye başlamıştı. Çift boşandı. Faten Hamama yeni bir evlilik yaparken Ömer Şerif; Ingrid Bergman, Barbra Streisand ve Catherine Deneuve gibi ünlü isimlerle sayısız beraberlik yaşadı.


Sanki Annesinin kumar tutkusu Ömer Şerif’te devam ediyordu. Bir gecede, 750 bin sterlin kaybettiği zamanlar oluyordu. Kıyafetleri dışında sahip olduğu her şeyini yitirmiş, borç batağına saplanmıştı. Yalnız ve parasız bir adama dönüşmüştü. Mutsuzluğunun ve kumar tutkusunun gerekçesi olarak ise doğru kadınla karşılaşmamasını gösteriyordu. Telefon parasını dahi ödeyemeyecek duruma gelmişti. 

Gerçekten sevdiği tek kadın Faten Hamama ile...

Son yıllarında ülkesi Mısır’a döndü. Artık otel odalarında geçen yalnız bir yaşam sürüyordu. Sene başında Alzheimer hastalığına yakalandığı açıklandı. Hayatı boyunca sevdiği tek kadının ölüm haberini alınca hastalığı daha da ilerledi. 


Otel odalarında geçen yalnız bir yaşam

1999 yılında verdiği bir söyleşide, “Mutlu olduğum anlar var, ancak olmadığım anlar da var. Belki bazı insanların benimkinden daha güzel hayatları vardır. Umut ediyorum ki öyledir” demişti. 

Sistemle uyuşamayan deha, Albert Einstein

“Posta pulunu değerli kılan şey, gideceği yere kadar gönderdiğiniz postanın üzerinden asla çıkmamasıdır. Posta pulu gibi olun ve başladığınız işi mutlaka bitirin.”

Albert Einstein


Albert Einstein (1879-1955), Almanya’nın Ulm şehrinde doğdu. Henüz beş yaşındayken babasının oynaması için verdiği manyetik pusula beklenenden fazla ilgisini çekmişti. İbrenin hareketi onun için hayli gizemliydi. 

İçine kapanık bir çocuktu. Okuldaki tavrı bağımsız ve isyankardı. Otoriter öğretmenleriyle sürekli çatışma halinde oldu. 

On üç yaşındayken Immanuel Kant’ın, Saf Aklın Eleştirisi’ni ve Öklid’in Elementler kitabını okumuştu. En zor ve karmaşık problemleri dahi çözebilen Einstein, Pisagor teoreminin tekrar ispatını yaptı. Diferansiyel ve integral hesaplamaları ile analitik geometrinin karşısında büyüleniyordu.


1894’te ailesinin iflasıyla birlikte tüm düzenleri değişti. Lise ve yüksek eğitimini İsviçre'de tamamladı. Almanya vatandaşlığından ayrılarak 1901’de İsviçre vatandaşlığına geçti. 1909'da Zürih Üniversitesi'nde kuramsal fizik profesörü oldu ve 1921 yılında Nobel Fizik Ödülü'ne layık görüldü.

Einstein, özel görelilik ve genel görelilik kuramlarıyla iki yüzyıldır Newton mekaniğinin egemen olduğu uzay anlayışında devrim yarattı. E = mc2 denklemiyle formüle ettiği kütle-enerji eşdeğerliği yıldızların nasıl enerji oluşturduğuna açıklama getirdi ve nükleer teknolojinin önünü açtı. Kuantum mekaniğinin özellikle belirsizlik ilkesine şüpheyle yaklaşsa da yaklaşımları ileride geniş kabul gördü.

Mart 1933’te Avrupa’ya döndüğünde kısa süre Belçika’da kaldı, İngiltere’ye geçti, aynı yıl ABD’ye yerleşti. Princeton'da hayatını kaybetti.