İshakpaşa Sarayı, kurulduğu
yüksek tepe üzerinden karşısındaki ovayı seyreden, ‘şahin bakışlı’ bir Osmanlı
sarayı. Gelişmiş yapısıyla bir saraydan çok külliyeye benziyor aslında. Dünyada
kalorifer sisteminin döşendiği ilk saray.
Doğubayazıt’a
5 kilometre mesafedeki saray bir bey kalesi. Surlarla çevrilmiş, yüzden fazla odası bulunuyor. Camisi, devrin önemli isimlerinin
yattıkları türbesi, geniş avluları, divan ve harem salonları, taç kapılarıyla
7.600 metrekare gibi geniş bir alana yayılmış. Beyazıt Sancağı, Birinci Dünya
Savaşı’na kadar buradan yönetilmiş.
Türkistan,
Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin estetiğini birleştiren İshak Paşa Sarayı’nın
yapımına 1685’te Doğubayazıt Sancak Beyi Çolak Abdi Paşa zamanında başlanmış.
Rivayete göre, bölgenin en başarılı mimarlarını bir araya getiren Paşa, “Öyle
bir saray istiyorum ki doğudan batıya her medeniyet anlatsın. Kuzeyden güneye
her düşman kıskansın. Yeryüzünde tek olsun, ilk olsun. Hiçbir taarruzda
fethedilmesin” demiş. Ve şunları eklemiş: “Ancak kızım Ağrı Dağı'ndan korkar.
Dağı görmeyen bir yerde olsun.”
Sarayın
yapımı neredeyse bir asır boyunca sürmüş. Saray kütüphanesi Rus işgalleri
sırasında önemli kayıplara uğramış. Dolayısıyla çok detaylı bilgiye sahip
olunamıyor.
Sarayın
yapımında kullanılan taşlar, Ağrı’ya bağlı Ağadeve Köyü’ndeki ocaklardan
çıkarılmış. Taşların taşınırken kaybolmaması ve doğru yerlere yerleştirilmesi
için numaralandırma sistemi geliştirilmiş. Farklı bölümlerdeki taşlar üzerinde
ustalara ait olduğu sanılan sembol ve işaretlere rastlanıyor.
Doğayla
uyumlu, sade ve dingin bir saray İshak Paşa. Duvarları oldukça yüksek.
Özellikle kuzey, güney ve batı duvarları vadiye açılan uçurumun devamı
biçiminde tasarlanmış. Giriş avlusunun iki yanında ve caminin son cemaat
yerinin terasında gözetleme kuleleri bulunuyor. Savunma gücünü artırmak için
duvarlar yerden itibaren sağır şekilde yükseltilmiş. Her odada taştan yapılmış
ocakların varlığı, taş duvarlardaki boşluklar yapının bütününün merkezi bir
ısıtma sistemine sahip olduğunu ortaya koyuyor.